KÜRT MİMARİ ÖRNEĞİ İSHAK PAŞA SARAYI
İSHAKPAŞA SARAYI – AĞRI
Osmanlı Kürt Beyi İshak Paşa tarafından yaptırılmıştır. Ünlü
Kürt edebiyatçısı Ahmedi Hani (Ehmedê Xanî), İshakpaşa Sarayı'nın temeli
atılırken dua okumuştur. Sarayın yapımına 1685'de başlanmış ve 1784'te
bitirilmiştir. Ağrı ilinin Doğubeyazıt ilçesinde bulunmaktadır.
116 odalı sarayda türbe, cami, surlar, iç ve dış avlular,
divan ve harem salonları ve koğuşlar bulunur.
Yapımı birçok efsane ve hikâyeye konu olan İshak paşa sarayı,
Osmanlı döneminde Ağrı' da yapılan en büyük ve en önemli mimari eserdir. İshak
Paşa Sarayı, geleneksel Kürt mimari karakterinde ve Selçuklu mimarisi biçiminde
bir yapıdır. Bu yapılar topluluğunda Osmanlı ve Selçuklu mimarisinin öğeleri
yanında, Avrupa sanatının Barok üslubunun etkileri de görülmektedir.
İshak Paşa Sarayı’nın mimarı özellikleri:
A-BİRİNCİ AVLU
1-Taç Kapı, Nöbetçi Odası, Çeşme
2-Muhafız Koğuşları ve Zindan
3-At, Koşum ve Araba yerleri
B-İKİNCİ AVLU
1-Taç Kapı
2-Hizmetli Odaları
3-Selamlık, Mahkeme Salonu, Merasim Salonu
4-Koridor
5-Camii ve Son Cemaat Yeri
6-Çolak Abdi Paşa Türbesi
C-HAREM
1-Taç Kapı
2-Salon
3-Diğer Harem Odaları
4-Batı Avlu Kapısı
5-Hamam
6-Mutfak
7-Tuvalet
Ağrı, Doğubeyazıt, İshakpaşa Sarayı
Dünyaca ünlü İshak Paşa Sarayı, Ağrı Dağı'nın yakınında,
Doğubeyazıt'ın 7 kilometre uzağında, eski Doğubeyazıt yanında sarp kayalar
üzerine kurulmuştur. Kartal yuvasını andıran 336 odalı bu saray aslında
türbesi, camii, surları, iç ve dış avluları, divan ve harem salonları,
koğuşları ile bir bey kalesidir. Taş işçiliği dünyaca ünlüdür.
Doğu Beyazıt' ın 7 km. güney doğusunda, Eski Beyazıt'a ve
ovaya hakim yüksek bir tepenin üzerine kurulmuş, pek çok bölümleri olan komple
bir saraydır. Birinci Dünya harbine kadar Beyazıt Sancağı bu saraydan
yönetildi. Sarayın yapımına 1685 yılında Çıldır Atabeklerinden Çolak Abdi Paşa
tarafından başlanmış, aynı soydan gelen Küçük İshak Paşa zamanında 1784'te (99
yılda) tamamlanmıştır. Mimarı, Ahıskalı ustalardır.
Saray 115X50 m. boyutlarında, tesviye edilmiş, Karaburun
tepesi üzerine terası, iki avlu ile bu avluları çevreleyen çeşitli yapı
topluluğundan meydana gelmektedir. Doğu-Batı yönünde yaklaşık 7.600 metre
karelik bir alan üzerine oturtulmuştur. Bazı kısımları tek, bazı kısımları iki,
bodrum dahil bazı kısımları üç katlı olarak yapılmıştır. Bir saray için gerekli
tüm bölümler (harem, harem odaları, aşevi, hamam, toplantı salonları, eğlence
yerleri, mahkeme salonu, camii, çeşitli hizmet odaları, oturma odaları, uşak ve
seyis odaları, muhafız koğuşları, cezaevi, erzak depoları, cephanelik,
tavlalar, bodrum katlarında çeşitli hizmet odaları) vardır. Her odada ocak,
dolap yerleri görülmektedir. Sarayın girişi, savunması en zor olan doğu
cephesindedir. Anıtsal taçkapı, avlulara çıkan diğer kapılar gibi, kabartma,
süsleme ve zengin bitki motifleriyle Selçuklu sanatının özelliklerini taşır.
Saray, tarih ve sanat tarihi yönünden eşsiz bir değere sahiptir.
Sarayın cami dışındaki bölümlerinin çoğu yıkılmış, harap
olmuş, tavanları sökülmüştür. Son yıllarda biraz onarılmış, restore edilmiştir.
Camii, saray kompleksinin en sağlam kalan yeridir. Her halde burası, dini bir
korkuyla tahrip edilmemiştir. Tek kubbeli camii, iki ayrı renk taşla örülmüş
minaresiyle saraya ilginç bir görünüm kazandırmaktadır. Camiinin kıble
duvarının dışındaki türbe geometrik ve bitkisel motiflerle süslenmiş olup,
muhtemel Abdi Çolak Paşa ile İshak Paşa ve yakınları için yapılmıştır.
Sarayın (Selamlık) kuzey cephesinde dışa sarkan dört ahşap
konsolda üstte kanatlı ejder, onun altında aslan, en altta insan figürleri yer
almaktadır ki, çok ilginç ve sanatkâranedir. Saray'ın ihtişamından, yaptıran
paşanın çevreye ve merkezi devlet'e karşı gücünü göstermek istediği
anlaşılmaktadır.
İlk kalorifer sistemi burada yapılmıştır
Taş duvarların içinde görülen boşluktur, sarayın kalorifer
tesisatını andıran merkezi ısıtma sistemiyle ısıtıldığını göstermektedir.
Yapımı birçok efsane ve hikâyeye konu olan İshak paşa sarayı,
Osmanlı döneminde Ağrı' da yapılan en büyük ve en önemli mimari eserdir. İshak
Paşa Sarayı, geleneksel Kürt mimari karakterinde ve Selçuklu mimarisi biçiminde
bir yapıdır. Bu yapılar topluluğunda Osmanlı ve Selçuklu mimarisinin öğeleri
yanında, Avrupa sanatının Barok üslubunun etkileri de görülmektedir.
Bu görkemli yapının mimarı meçhuldür, onun için halk, sarayın
yapımı ve tarihi hakkında birçok efsane anlatır. Sarayı gezerken, masal
dünyasının saraylarını görmüş gibi hayal güçleriniz harekete geçer, güzellikler
karşısında efsanelerde anlatılanlar bir bir gözlerinizin önünde canlanır...
1685 yılında İshak
Paşa’nın babası Solak Abdi Paşa tarafından yaptırılmaya başlanan saray, 1784 yılında
İshak Paşa tarafından tamamlandı. 7 bin 600 metrekarelik bir alan üzerine
kurulan binanın zemini kayalık. Duvar yükseklikleri 12 ile 15 metre arasında
değişiyor. İshak Paşa Sarayı planında Türk Sarayı geleneği düşünülmüş ve bina
teşkilatı kümeler biçminde iç içe, 2 avlunun çevresinde toplanmıştır. Kesme
taşlarla yapılan binanın görkemli yerlerinden birisi de som çelik altın kaplama
kapısı. Bu kapı, 1917 Rus ihtilalinde Moskova’ya taşınmış ve halen Moskova
Müzesi’nde bulunmaktadır. 1685 yılında inşaatına başlanan sarayın kalorifer,
kanalizasyon ve su tertibatı bulunuyor. Bir kaleyi andıran saray, bir cami, bir
hamam, bir fırın ve 366 odadan oluşur. Sarayın taş işçiliği dünyaca ünlüdür.
İSHAK PAŞA SARAYI HİKAYESİ
Görüntüsü sınırı aşan yüce Ağrı Dağı, İshak Paşa Sarayı’ndan
görünmüyor. Söylenceler ülkesi olan Doğu’da, her şeyin bir öyküsü var. Saraydan
Ağrı’nın görünmeyişinin öyküsü de şöyle anlatılıyor:
“Paşanın kızı bir çobana aşık olmuş. Sabahtan akşama kadar
yemeden içmeden, Ağrı’nın eteklerinde koyunlarını otlatan çobana bakar
dururmuş. Duruma sinirlenen Paşa, ‘bana öyle bir saray yapın ki, hiçbir
yerinden dağ görünmesin’ demiş. Ustalar bu emir üzerine dağın görünmediği tek
yeri bulup, sarayı inşa etmişler…”
Yorumlar
Yorum Gönder